BLOG
- ELİTE WORLD HOTELS & RESORTS
- BLOG
- ANADOLU FENERİ'NİN TARİHİ
ANADOLU FENERİ'NİN TARİHİ
Karadeniz ve İstanbul Boğazı'nın birleştiği noktada yer alan Anadolu Feneri'nin tarihi, birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Anadolu Feneri aynı zamanda, bulunduğu bölgedeki köye de ismini vermektedir. Köy yıllarca askeri arazinin içinde yer almıştır ve 2000'li yıllarda sivil girişe izin verilmiştir. Eşsiz bir manzaraya sahip olan bu yer, şehrin karmaşasından uzaklaşmak isteyenler için muhteşem bir seçenektir. Anadolufeneri Köyü’nün ve Anadolu Feneri’nin tarihi hakkında bilgi edinmek için yazımızı okumaya devam edin. Keyifli okumalar!
Ayrıca; bu yazımızı da okumayı unutmayın: Anadolu Yakası En İyi Manzaralı Yerler
Anadolu Feneri’nin tarihi
Anadolu Feneri, Boğaz'ın Karadeniz'e açılan ucunda bulunmaktadır. Bu buruna Yon (Hrom) Burnu denmektedir. Küçük bir tepeciğin üzerinde yer alan Anadolu Feneri, bulunduğu köye de ismini vermiştir. Açık havalarda 16 deniz mili görüşe sahip olan bu yer, Boğaz'a girecek gemilere rehberlik etmek için yapılmıştır. Fener, Osmanlı döneminde ahşaptan inşa edilmiştir. Tarihî kaynaklara bakıldığında, fenerden ilk olarak 1755 yılında İstanbul'u ziyaret eden Fransız Mühendis Baron De Tott tarafından bahsedildiği görülmektedir. Yine aynı şekilde İngiliz Doktor Olivier, 1790 yılında Anadolu Feneri'nden bahsetmektedir. İtalyan haritalarına bakıldığı zaman ise fener 1666 ve 1793 yıllarında da görülmektedir.
Fener, Kırım Savaşı esnasında İngiliz ve Fransız gemilerinin Boğaz ve Karadeniz civarındaki girişlerini görebilmek için yapılmıştır. 1856 yılında kule kısmının da inşa edilmesiyle birlikte, Fransızlar tarafından işletilmeye başlanmıştır. Bu tarihlerde Fransa İmparatoriçesi olan Eugene'yi İstanbul'a getiren saatçi Bernard Camille Pollas ve Kaptan Marius Michel'e fenerin işletmesi verilmiştir. İşletme gelirinin %28'ini devlete bırakmaları istenmiştir. 1933 yılına gelindiğinde Türkiye, Fransızlara 500.000 TL vererek imtiyazları iptal etmiştir.
Anadolu Feneri yukarıya doğru daralan bir formda, beyaz taştan ve yuvarlak bir şekilde yapılmıştır. Deniz seviyesinden 75 metre yukarıda olan kulenin yüksekliği 20 metredir. Kule orijinal formunu korumaya devam etmektedir. Ampul ve kristali döndüren motor, sonradan eklenmiştir. Önceleri fitilli gaz yağı lambası ve LPG'li parlak ışıklı manşon lambalar kullanılmıştır. Bugünlerde ise 1000 watt'lık elektrik lambaları kullanılmaktadır.
Bölgeye Beykoz ve Poyrazköy'den karayolu ile ulaşmak mümkündür. Buna ek olarak bazı İETT otobüsleri de buraya gitmektedir. Burada bulunan köy halkı balıkçılık, süt hayvancılığı ve sebzecilik ile geçimini sağlamaktadır. Burası doğal güzellikleri ve birbirinden güzel deniz ürünleri ile dikkatleri üzerine çekmektedir. Bölgede önemli tarihî eserler de yer almaktadır. Bunlardan bazıları 1880 yılında II. Abdülhamit tarafından yaptırılan Hamid-i Evvel Camii ve Bizans Dönemi'nde yaptırılan Yoros Kalesi’dir. Ayrıca köyün büyük bir bölümü kayın, meşe, kocayemiş ve kestane gibi ağaçlarla kaplıdır.