BLOG

BLOG

GÜVEN KIRAÇ’I KENDİSİNDEN DİNLEYELİM


Tüm Türkiye’nin severek izlediği Güven Kıraç’a sizin için hayatı ve kariyeri hakkında sorular yönelttik.

 

Güven Kıraç kimdir? Sizden dinleyebilir miyiz? Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?

Benim için; mesleği oyunculuk olan, hobilerinden bir tanesi resim olan hatta hobiden de öteye götürüp, bugüne kadar 3 adet resim sergisi açan, 2 yaşında bir kız çocuğu babası olan biri denilebilir. Lise birinci sınıfın sonunda tesadüfen lise sınıf arkadaşım tiyatro koluna girdi ve ben de onun yönlendirmesi ile kendimi tiyatro kolunun içinde buldum. Seçmelere girdim ve başrollerden bir tanesini kazandım. Okul dışında hafta sonu hep provalarla geçti. Ve sene sonu temsilinde alkışları duyunca ben bu işi bırakamayacağımı anladım. Lise birinci sınıfın sonunda ben oyuncu olmaya karar vermiştim artık.

 

Şu aralar halet-i ruhiyeniz nasıl? İçinde olduğunuz dönemden, mesleki açıdan ulaştığınız noktadan mutlu musunuz?

Bir oyuncu olarak yıllar önce kurduğum hayallerimin hepsinin gerçekleştiğini gördüm çok şükür. Uluslararası dolaşımda olan bir oyuncu olmak gibi bir hayalim vardı bundan 25 yıl önce ve bunu becerebildiğimi düşünüyorum. İyi festivallerde, iyi filmlerin içerisinde, iyi yönetmenlerle çalışma fırsatı yakaladım. Kariyerimin geldiği nokta itibariyle çok mutluyum. Ve tabi ki bu uzun bir yol. Bu meslekle ilişkim hayatım sona erdiğinde biter ancak.

 

Bir gün oyunculuğu tamamen bırakıp sadece işin mutfak kısmında yer almayı planlıyor musunuz?

Yazmanın da oynamanın da arkasında büyük bir enerji olduğunu düşünüyorum. Şu an daha çok oynama enerjisindeyim ama yapımcılığa bulaştım. ‘Yol Yapım’ diye bir şirket de kurdum. ‘Özür’ diye bir film de yaptım. Türkiye’de bizim tarzımızda art house işleri yapmak zor. Ve karşılığı çok alınamıyor ne yazık ki. Bu film de benim için bu anlamda büyük bir deneyim oldu. Günümüzde dizi duvarına toslamayan oyuncu yok. Amiyane tabiriyle ekmek parası meselesi. Diziler çok zor şartlarda çıkıyor fakat oyuncuların hayatlarına devam edebilmeleri için önemli bir gelir kaynağı. Bu anlamda internet televizyonculuğu oyuncular için can suyu oluyor. Daha özenli, 10 bölüm ve 45 dakikalık, insanları sıkmadan daha güzel işler ortaya çıkıyor.

 

Tiyatro ve sinema hakkındaki fikirlerinizi alabilir miyiz?

İkisinin yeri benim için çok ayrı; tiyatro tabi ki tek biricik benim için. Tiyatro canlı olması nedeniyle salondakilerle sizin aranızdaki bir paylaşım. Tiyatroda insanların hafızasında yer alıyorsunuz. Geçen sene en son Emre Karayel ile ‘Kredi’ diye bir oyunda yer aldık. Jordan Galceran isimli bir İspanyol yazarın oyunu. Beraber turneye de çıktık. Bu sene ara verdim biraz tiyatroya ama önümüzdeki sene için text okumaya devam ediyorum. Sinema ise daha çok kitleye ulaşıyor ve yüzyıllara kalan bir belge. Sinemada benim en severek oynadığım roller Masumiyet, Gönül Yarası, Duvara Karşı ve Takva olarak sayabilirim. Oyuncu oburdur. Kadın oyuncular erkek oyuncuların rollerini, erkek oyuncular kadın oyuncuların rollerini isteyecek kadar oburdurlar. Ben de bazı işleri görünce özeniyorum ama spesifik olarak bir rol söyleyemiyorum. Mesela ‘My Left Foot’ filmine çok özenmiştim. Daniel Day Lewis’in oynadığı o role hala çok özeniyorum.

 

Bugüne dek izlediğiniz filmler arasında en çok etkilendiğiniz sahne ne oldu?

En etkilendiğim film sahnesi ‘Köprü Üstü Aşıkları’ filminde yer alan bir sahne. Filmdeki Hans karakteri beni çok etkilemişti. Filmde yer alan Hans karakteri köprü altında yaşayan biri. Hans bir sabah uyanıyor ve çok sarhoş. Sabah gün daha yeni ağarmış birden merdivenlerden inerken ayağı tökezliyor ve bir anda suya düşüyor. Filmin ana karakteri bir anda hiç altı çizilmeden hiçbir özel bir sahne yazılmadan suya düşüyor ve ölüyor. Bu sahne benim için bu hayatta ölüme çok yakın olduğumuzu anlatan en etkileyici sahnelerden biridir.

 

Son olarak resim çalışmalarınız nasıl gidiyor onu öğrenebilir miyiz?

Resim güzel gidiyor. 3 tane kişisel sergi yaptım bugüne kadar. Atölyemde resim yapmaya devam ediyorum. 2018’de yeni bir sergim daha olacak. Ben zaten iyi bir koleksiyonerim aynı zamanda. Resme başlamam da tamamen tesadüfler üzerine oldu. Bir ressam arkadaşımın atölyesinde otururken onun teşvikiyle bir tane resim yaptım. Bir gecede resim yapmaya başladım sizin anlayacağınız. İçimdeki cevher bir anda çıktı. Hayatta her şeyin an meselesi olduğunu düşünüyorum zaten.

 

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:

Tuna Kiremitçi'nin Müzik Kariyerini Bu Kez Kendisinden Dinleyin

Başarılı İnsanların Ortak Özellikleri Nelerdir?

Dünyanın En Büyük 8 Teknoloji Şirketi ve Kurucularının Kısa Başarı Hikayesi