BLOG

BLOG

TÜM TÜRKİYE'NİN KALBİNDE AYRI BİR YERİ OLAN DOLMABAHÇE SARAYI'NIN HİKÂYESİ


dolmabahçe sarayı

İstanbul’un en görkemli yapılarından bir tanesi olan Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Boğazı’nın en güzel yerine kurulmuştur. Bugün bile Dolmabahçe Sarayı’na bakıldığında, gösterişli haliyle yıllara meydan okumaktadır. İstanbul’da yaşıyorsanız veya İstanbul’u turistik amaçlı ziyaret edecekseniz, Dolmabahçe Sarayı’na mutlaka uğramalısınız diyoruz. Neden mi? İşte Tüm Türkiye’nin kalbinde ayrı bir yeri olan Dolmabahçe Sarayı’nın hikâyesi…

 

Dolmabahçe Sarayı’ndan önce bir köşk…

dolmabahçe

Dolmabahçe Sarayı inşa edilmeden önce Evliya Çelebi, bu alanda Yavuz Sultan Selim’in bir köşk inşa ettirdiğini yazmaktadır. Aynı zamanda, tam 400 yıl önce Dolmabahçe Sarayı’nın bulunduğu alan Osmanlı Kaptan-ı Deryası’nın donanma gemilerini barındırdığı bir koydu. Zamanında bu koyda denizcilik törenleri yapılmaktaydı. Fakat bir süre sonra bataklık haline gelmeye başladı. 17. yüzyılda ise doldurulmaya başlandı. Doldurulan bu koy, bir süre sonra Hasbahçe adıyla anıldı. Padişahlar burayı dinlenmek ve eğlenmek için kullandı. Bu süreç içerisinde bölgeye inşa edilen köşkler ve kasırlar ile Beşiktaş Sahil Sarayı olarak da anıldı.

 

1842 yılında yaptırılan Dolmabahçe Sarayı

1842 yılında I. Abdülmecit tarafından yaptırılan ve 1853 yılına kadar yapımı devam eden Dolmabahçe Sarayı, Abdülmecit tarafından hem yaşamak için hem de resmi işler için kullanıldı. Abdülmecit’in kardeşi olan Abdülaziz de burada yaşadı. Fakat her ikisi de burada uzun süreli olarak oturamadı. 

 

Cumhuriyetin ilanı ile Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı Konutu olması

Cumhurbaşkanlığı Konutu

Dolmabahçe Sarayı, Cumhuriyet’in ilanı ile Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı Konutu oldu. Osmanlı döneminde inşa edilmesi, Cumhurbaşkanlığı Konutu olması ve Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yumduğu yer olması açısından, Türk milleti için oldukça büyük bir öneme sahiptir.

 

Sarayın yapısı

Sarayın yapısı

Ermeni mimarlar Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigogos Balyan tarafından inşa edilen sarayda, Avrupa mimari üslupların karışımları görülmektedir. Simetrik bir plana sahip olan sarayda 285 oda ve 43 salon bulunmaktadır ve olağanüstü iki adet kapısı bulunmaktadır. Sahil sarayının tam ortasında ise balo ve tören salonu yer almaktadır. Sarayda yer alan Camlı Köşk Padişah'ın halk yaşamını izlediği ve orduyu gözetlediği tek yerdir. Camlı Köşk Halit Ziya Uşaklıgil’in de söylediği gibi ‘’sarayın dış dünyayı izlediği göz’’dür. Saray içerisinde Uzak Doğu, Avrupa ve Türk eserlerini görmek mümkündür. Sarayın dört bir yanında şömine, şamdan ve avizeler yer almaktadır. Balo salonunda 36 metre yüksekliğinde ve 4,5 ton ağırlığında, ihtişamlı bir kristal avize bulunmaktadır.

 

İsraf ve entrika

Sultan Abdülaziz, ekonomiyi Sultan Abdülmecit’ten iflas halinde devralmıştır. Fakat Sultan Abdülaziz döneminde israf daha da artmıştır. Saray 5.000.000 altına mal olmuştur. Abdülaziz döneminde ise rüşvetler ve usulsüz atamalar gerçeklemiştir.

 

Yalnız saray

V. Murat sonrasında tahtta gördüğümüz Sultan II. Abdülhamit; Kanun-i Esasi’yi, yani ilk Anayasa’yı bu sarayda hazırlamıştır. Fakat II. Abdülhamit sürekli olarak suikastten şüphelenmiştir. Bu yüzden de sarayda sadece 236 gün kalarak Yıldız Sarayı’na taşınmıştır. Daha sonrasında saray; tam 33 yıl boyunca yılda sadece 2 kere, bayram törenlerinde kullanılmıştır.

 

Hilafetin kaldırılması ve sarayın can bulması

Hilafetin kalkmasıyla birlikte Abdülmecit Efendi ve emrindeki kişiler, sarayı 1924 yılında terk etmişlerdir. Atatürk üç yıl boyunca saraya uğramamıştır fakat Atatürk zamanında saray önemli kazanımlar elde etmiştir. Kültür ve sanat açısından saray kapıları dışarı açılmıştır ve yabancı misafirler, yani devlet adamları burada ağırlanmıştır.

 

Atatürk’ün vedası

Atatürk Cumhuriyet Dönemi’nde, İstanbul ziyaretlerinde burada kalmıştır. 71 numaralı odada, 10 Kasım 1938’de vefat etmiştir. Muayede Salonu’nda kurulan katafalka konan Atatürk, Türk halkına vedasını gerçekleştirmiş, yüz binlerce kişi Atatürk için saygı geçişinde bulunmuştur. Saray İsmet İnönü zamanında da İstanbul ziyaretlerinde ve yabancı misafirlerin ağırlanmasında kullanılmıştır.

 

Şimdilerde…

Dolmabahçe Sarayı 1984 yılı ile birlikte bir müze- saray halini almıştır. Her yıl yerli ve yabancı yüz binlerce kişi, bu ihtişamlı sarayı ziyaret etmektedir.

 

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir: